Merak Edenler İçin; Türk Otomotiv Tarihi
Osmanlı Dönemi
Robert Davidson 1850 model elektrikli otomobilOtomobil ve otomotivle ilgili gelişmeler, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde başlamıştır. İstanbul'a ilk otomobil Sultan II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) girmiş ve İstiklâl Caddesi'nde, yani zamanın Cadde-i Kebir’inde bir dükkânın içinde sergilenen ilk otomobil aylar boyunca İstanbul halkının meraklı bakışlarına hedef olmuştu. 1888 yılında II. Abdülhamit'in Londra Elçiliği'ne emir vererek, İngiltere'den Robert Davidson tarafından imal edilen bir "elektrikli" araba sipariş ettiğine yönelik belgeler ve yazışmalar Osmanlı Arşivleri'nde bulunmuştur.
Londra Sefareti'nin (Elçilik) 12 Mayıs 1888 tarihinde Osmanlı Devleti'ne cevaben yazdığı mektupta (ilk belge) şu ifadelere yer veriliyor: "Padişah için sipariş edilen ve önceden denemesi yapılmış olan elektrikli arabanın on beş- yirmi gün önce deniz yoluyla İstanbul'a gönderildiği... Yine önceden denemesi yapılmış elektrikli sandal tadîlâtının henüz bitirildiği ve tarafımdan da ikinci kez denemesinin yapıldığı... Hareketinden kaynaklı olarak çarkından çıkan sesin ise, zaman geçtikçe makinelerin kullanımıyla kaybolacağının düşünüldüğünün imâlâtçısı tarafından bildirildiği... Bu durumların iletilmesinde acele edildi. Bu konuda emir ve ferman padişahımızındır."
Londra Elçisi'nin yazısı üzerine Maliye Bakanı, durumu II. Abdülhamid Han'a 'Hazîne-i Hâssa-ı Şâhâne' başlıklı bir yazıyla (ikinci belge) şu şekilde iletiyor: "Padişah için sipariş edilen ve önceden denemesi yapılmış olan elektrikli arabanın on beş-yirmi gün önce deniz yoluyla İstanbul'a gönderildiği... Yine önceden denemesi yapılan elektrikli sandalın ise tadîlâtının henüz yapıldığı... Tarafımdan da ikinci kez denemesinin yapıldığı…. Bu hususun Londra Sefareti'nden gelen ve ekte sunulan 12 Mayıs 1305 tarih ve on dört numaralı yazıda gösterilmiş olduğu arz olunur. Bu konuda emir ve ferman padişahımızındır." (5 Şevval 1306 / 22 Mayıs 1305 (1888-1889) Hazîne-i Hâssa Nâzırı.)
Deniz yoluyla İstanbul'a getirilen ilk aracın deneme sürüşünü de dönemin Maliye Bakanı'nın yaptığı ifade edilmektedir. II. Abdülhamid'in arabayı Yıldız Sarayı'nda bizzat kendisinin denediği ve elektrikli arabayla küçük bir kaza yaptığı da rivayetler arasındadır. İstanbul motorlu araç trafiğine çok daha önceden sahip olabilirdi; ama, 1905'te Yıldız Hamidiye Camii çıkışında bombayla öldürülmeye çalışılan II. Abdülhamid, bu olaydan dolayı, trafiğe motorlu araçların girmesine, kendi saltanatının sonuna kadar (1909) izin vermemiştir.
İstanbul trafiğine ilk benzinle çalışan otomobili sokan, Galata rıhtımının açıldığı 1895 yılında Basra eşrafından Züheyrzâde Ahmed Paşa oldu. İlk otomobilin halk arasında görücüye çıktığı yer ise Fenerbahçe semtidir. Şura-yı Devlet, yani Danıştay üyesi olan Paşa, Kalamış'taki köşkünün önüne çektiği Renault-Landaulet marka otomobiliyle senelerce Kalamış ve Fenerbahçe halkının haset dolu bakışlarına hedef olmuştur. Arka körüğü açılıp kapanan o zamanın spor arabasını çarşaflarını uçurarak kullanan iki güzel kızı ise, İstanbul'un ilk kadın şöförleriydi...
Sultan, sayıları az da olsa otomobillerin yurt içine sokulmasında herhangi bir sakınca görmese de dönemin yolları araçların kullanımına pek de hazır değildi. Özellikle Ocak 1904'te İstanbul'daki Alman Konsolosluğu'nda çalışan bir memurun Almanya'dan elektrikli otomobil getirmeye çalışması ortalığı birbirine kattı. Beyoğlu Mutasarrıflığı'na gelen talep Zaptiye Nazırlığı'na iletildi. Ancak nazırlığın net bir yanıtı yoktu; çünkü o güne kadar gönüllü olarak izin verilmeyen bu araçlara müsaade edilmesi halinde bunun yabancılardan gelecek benzer taleplere kapı açmasından endişe ediliyordu. Alman Sefareti'ne gönülsüzce verilen iznin ardından bir yıl sonra bu kez de İzmir'deki Fransız Konsolosluğu, Marsilya'dan 3 adet araç istetti. Ancak bu talebe tek bir şartla olumlu yaklaşıldı: "Bu araçlar şehir ve kasaba dışında kullanılacak." Çünkü klasik at arabalarına alışmış, daha önce böyle bir taşıtla tanışmamış olan halk, önlerine hızla çıkan bu otomobilleri görünce büyük bir şaşkınlık ve korku yaşıyor, bu da sıklıkla kazaların yaşanmasına yol açıyordu.
İstanbul'da ilk trafik kazası 28 Mart 1910 günü Beşiktaş'ta meydana gelmiş ve bir otomobilin bir yayaya çarpmasıyla neticelenmiştir. Kazada ölü olmayıp, yaya sadece yaralanmıştır. İlk ölümlü otomobil kazası ise 1912’de, bugünkü Şişli Camii’nin bulunduğu mevkide vuku bulmuş, bir Arnavut vatandaşımıza çarparak ölümüne yol açan İtalyan elçiliğinin şoförü kaçarken Pangaltı’da polisler tarafından yakalanmıştır.
Kısa bir zaman sonra, eline para geçen gençlerin ilk işi, Avrupa'dan bir otomobil getirtmek olmaya başlamış, Londra'ya yahut Paris'e sipariş edilen bu araçlar, bu ülke yollarına göre yapıldıkları için, İstanbul'un dar ve bakımsız yollarında sık sık tekerleklerini yahut akslarını bırakarak arızalanmışlardır.
Otomobil sayısının çoğalması, bir takım önlemlerin alınması gereğini de beraberinde getirir. Bu çerçevede, 24 Aralık 1328 / 1913 tarihli, belediye zabıtasının vazifelerine dair nizamnamede, otomobille ilgili hususlara da yer verilir. Nizamnamede, bugün de uygulanan temel trafik kurallarının ardından, o gün için geçerli olan hız sınırları da 1914 model 50HP Mercedesbelirtilmiştir: "Otomobiller kent içinde 10 kilometreyi geçemeyeceklerdir. Dar ve kalabalık yerlerde bu hız at arabalarıyla eşit olacaktır. Kent dışında otomobillerin hızı saatte 30 kilometreyi geçmeyecektir."
Bir dönem sonra, devlet ricâli de otomobile binmeye başladı... Sadrazam ve bazı nâzırlara otomobiller tahsis edildi. Araçları en fazla konuşulan devlet adamları ise Sadrazam Mahmud Şevket Paşa (1913) ile Harbiye Nazırı Enver Paşa (1913) idi... Devrin Alman modasına uyarak Amerikan Ford'larına ve Fransız Renault'suna karşın, Alman Mercedes'ini tercih eden bu iki güçlü Paşa, işlerine gürültüyle ilerleyen otomobillerinin içinden halkı selamlayarak giderlerdi...
Otomobil merakı zamanla halka ve tabii saraya da yansıdı. Avrupa ve Amerika'daki otomobil fabrikalarından sultanlarla şehzadelere son moda üretimleri içeren kataloglar gönderilmeye başlanmıştı. Senelerdir israfa yol açtığından yakınılan atlı saltanat arabalarından, işte bu kataloglar gelince vazgeçildi ve Sultan Reşad'la Sultan Vahideddin, otomobille tanışan ilk ve son Osmanlı hükümdarları oldular.
Otomobillerle ilgili bir başka düzenleme de, bunların ödemeleri gereken vergiler konusunda yapılmıştır.
Bu çerçevede, ticari otomobillerden, motor gücü 12 beygire kadar olanlardan yıllık 6 lira, 12-20 arası beygir gücüne sahip olanlardan yıllık 10 lira, motor gücü 20 beygiri aşan otomobillerle bilumum otobüs ve kamyonlardan yıllık 15 lira belediye vergisi alınacaktı. Hususi otomobillerde bu rakamlar yüzde elli daha yüksek olacaktı. Yabancı uyrukluların otomobilleri de hususi otomobillerden alınan vergilere tabiydi. Resmi otomobillerden vergi alınmasına gerek görülmemişti.
Otomobillere ilişkin bir başka özellik de Galata Köprüsü'nden geçerken ödemeye mecbur tutuldukları ücretti. Buna göre, binek otomobillerinden 2 kuruş, ticari otomobillerin boş olanlarından 5 kuruş, yüklü olanlarından 20 kuruş ücret alınacaktı. Bu arada, köprüden sürekli olarak geçmek durumunda olan otomobiller için bir kolaylık düşünülmüştü: "Bu otomobil sahipleri aylık 150 kuruş peşin ödeyecekler ve karşılığında kendilerine bir 'paso' verilecekti." Böylece, geçişlerde pasosunu gösterecek olan otomobil sahibi, her defasında bilet almak zorunda kalmayacaktı.
İstanbul’a oldukça geç giren arabalardan önceleri saray kadınları ve hastalar faydalanabilmiştir. Uzun süre erkekler hasta ve sakat olmadıkları müddetçe arabaya binmezlerdi. Osmanlı döneminde, taşıma sanayi İstanbul Saraçhane etrafında gelişmiştir. Sanayi Meslek Okulu için ilk önemli girişim, Teknik Okulları faaliyete geçiren Mithat Paşa döneminde yapılmıştır, daha sonrasında bünyesinde bir de fabrika kurulmuştur. O dönemde teknoloji ve bilim transferi yapmak için günümüzdeki gibi okullardan yüksek derece ile mezun olanlar Avrupa’ya eğitime gönderilerek, Otomotiv Sanayi Gelişimine katkıda bulunmuşlardır. Otomotivde askeri önemin fark edilmesinden sonra, askeri kamyonlar da ithal edilmeye başlandı ve ulusal sanayide girişimler ve gelişmeler birbirini takip etti. 1916’da Osmanlı Taşıma Araçları Şirketi’nin kurulması, Otomotiv Sanayinin ülkemizde gelişiminde önemli bir yere sahiptir.
Cumhuriyet Dönemi
Cumhuriyet’in kurulması sonrası Hükümet, İstanbul Limanı’nı yeniden canlandırmak için, 1927-1928 yılları arasında İstanbul’da serbest bölge kurulmasına destek verdi. Cumhuriyet tarihine bakınca, ülkemizde otomobil üretimine genelde dövizle ilintili baskılar ve kararlar sonucu başlandığı, teşvikler verildiği gözlenmektedir. Bunun ilk örneği, kimi kaynaklara göre 1927, kimisine göre de 1929’da Ford Motor Company ile hükümet arasında imzalanan 25 yıllık anlaşma uyarınca kurulan montaj fabrikasıdır.
Aynı zamanda Türkiye’nin ilk “Serbest Bölge” deneyimi de olan Tophane’deki gümrük depolarının bir bölümünde başlayan üretimde, tüm parçalar gümrüksüz ithal ediliyordu. İhracat şartı da getirilen anlaşma uyarınca tesisi kuran Ford, burada 450 işçiyle günde 55 otomobil ve 15 kamyon üretebilecekti. 1928’de Türkiye’de yaklaşık 2.500 otomobil olduğu belirtiliyor... Söz konusu fabrikadaki üretim adetleri, söylenene göre ancak günde 48 otomobile kadar çıkabildi. Burada üretilen kamyonlar, ilanlarında “Türkiye’de ve Türk işçiliğiyle yapılmış” araçlar olarak lanse ediliyordu. İhracat açısından ise sadece o dönemdeki Sovyetler Birliği’ne bir miktar gönderildiği kaydediliyor.
Ancak, 1930 krizi sonrasındaki ekonomik gelişmeler ve mevzuatta beliren bazı aksaklıklar, bu üretimin uzun süre devam edememesine neden oldu. Yaklaşık 15.000 adetlik üretim sonrası 1934’te fabrika kapatıldı ve 1944'te tamamen yıkıldı.
Ne yazik ki, bu fabrika ve üretimiyle ilgili çok az görsel materyel bulunmaktadır...
Tarımsal ürünlere talebin artmasıyla, yeterli arzı sağlamak için araçlar tarıma yönlendirildi. Traktörler ve diğer tarım makineleri çiftçilerin kullanımına sunulduğunda, at arabaları ve binek arabalar o çağda kullanılan en yaygın ulaşım araçlarıydı.
İthal edilen kamyonetlerin minibüslere dönüştürülmesi gibi modernizasyonlar Otomotiv Endüstrisinin geleceğinin aydınlık olduğunu göstermiştir. 1952 yılında yabancı sanayiciler, yerli sanayiciler ile ortaklık sözleşmesi yapmak üzere Türkiye’ye gelmeye başladılar.
- Ford’un çekilmesinin ardından, üretim ve montaj çalışmaları, daha çok traktör hatta uçak üzerine yoğunlaşmışken, 1950’lerden sonra özellikle de kırsal kesimde düzgün yolları bulunmayan Türkiye’de bir Jeep furyası başlamıştı. II. Dünya Savaşı Sonrası’nda hibe olarak Türkiye’ye girmeye başlayan Jeep’ler, Nejat Verdi ve Ferruh Verdi kardeşlerin girişimiyle Türkiye’de üretilmek isteniyordu.
- Ferruh Verdi, her ne kadar ABD’de çok zorlansa da, 1954'te Amerikalıları bu araçların Türkiye’de montajına razı etmişti. Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu’ndan yararlanılarak kurulan Türk Willys Overland Tuzla Jeep Montaj Fabrikası'nda Şubat 1956’da üretime başladı. Sermayesinin yüzde 25’i Amerikalılar’a ait olan ve 7 milyon liraya mal olan fabrikada parça halinde getirilen Jeep’lerin montajı yapılıyordu. Başlangıçta araçların yerlilik oranı %2’leri geçmezken, 20 yılda %60’ı ancak bulabilmişti. Jeep, böylece bir dönem Türkiye’nin “milli taşıtı” haline gelmişti. Nitekim özellikle Anadolu’da Jeep, damalı taksi olarak bile kullanılmıştı. Arada Büssing marka kamyonları da üreten fabrika, daha sonra askeriyeye devredildi.
- 1955’te ise ticari kamyonet üretimine geçilmiştir. 1955 yılında kurulan Federal Türk Kamyonları A.Ş. tamamı Türk olan kadrosu ile Çayırova’da Federal markası ile kamyon montajı ve imalatına başlamıştır.
- Bu arada tarımsal sanayi gelişimi için yapılan çabalarda 1961 yılına kadar devam etti. 1956 yılında Minneapolis-Moline Türk Traktör ve Tarım Makineleri faaliyete geçti ve Türk Hava Kurumu tarafından Türkiye’nin ilk uçak motor fabrikası inşa edildi. Ayrıca tesis, traktör ve tarımsal makineler üretmek için Mekanik ve Kimyasal Sanayi Anonim şirketine devredildi.
- 1959 yılında Ford Motor Company ve Koç grubu girişimiyle Otosan kurulmuş ve otomobil üretimine dönük yatırımlar bakımından ilk adım atılmıştır.
- 1960 yılında kadrosu bütünüyle Türk olan Otosan fabrikasında günde 4 adet Ford Consul otomobil ile 8 adet Ford Thames kamyon üretimine, 1967 yılında da hafif ticari araç Ford Transit üretimine başlanmıştır.
- 1962 yılında Federal Türk Kamyonları AŞ OYAK tarafından satın alındı.Yerine İnternational Harvester ortaklığıyla Kamyon,Otobüs, Minibüs, Traktör, Kamyonet, Pick-Up ve Reo marka Askeri Araçlar ile şase, radyatör, benzin deposu, tampon ve şase ara malzemesi üretecek olan TOE (Türk Otomotiv Endüstrisi) kuruldu.
- 1963 yılında ise Otobüs Karoseri A.Ş. tarafından Magirus otobüsleri montajı gerçekleştirilmeye başlanmıştır.
- 1961 yılında dönemin Devlet Başkanı Cemal Gürsel’in emriyle Eskişehir Devlet Demiryolları Fabrikası’nda Türk mühendisler tarafından tamamiyle Türkiye’de tasarlanıp, geliştirilen ilk otomobil üretilmiş ve araca Gürsel’in isteği üzerine Devrim adı verilmiştir. O tarihlerde toplu iğne dahi üretemeyen bir ülkede 135 gün gibi çok kısa bir zamanda son derece kısıtlı imkanlarla tamamen Türk yapımı bir otomobil geliştirilmiş, bundan 4 tane üretilmiş; otomobilller için 3 farklı tipte 10 adet motor üretilmiştir. Projeye katılanların yaptığı açıklama olayı özetlemektedir: “Devrim otomobilleriyle, “Türkler otomobil yapamaz!” zihniyeti çürütülmüş, geri düşünce mağlup edilmiştir. Şunu ileri sürebiliriz ki, Devrim’in daha sağlam, daha güzel hale getirilmesi artık bir yatırım işidir. Bu konuda karar vermek de devletindir. Teşvik görmek bizleri şevklendiriyor. Yapıcı tenkide daima hazırız. Şahsi hiçbir menfaatimiz yok. Hedefimiz memleketimizin inkişafıdır (gelişmesidir). Takdir Büyük Türk Milletinindir.”
- Türk milletinden hak ettiği ilgiyi gören Devrim otomobillleri, ne yazık ki yatırım konusunda aynı ilgiyi görememiş ve seri üretime geçememiştir. Buna rağmen özel sektörde otomobil imali fikrini körüklemiş ve onlara cesaret vermiştir.
- 1960′ları ortalarına doğru TOE, Volvo ile ortak araç üretiminde bulunma çalışmaları yapmış ve Volvo firmasıyla antlaşma sağlanamayınca Triumph firmasının lisans ortaklığı ile ‘Zafer’ marka yerli otomobil üretme çalışmalarına başlamıştır. Önce sedan modelinin, daha sonra ise station vagon ve pick-up modelinin üretilmesi düşünülen aracın daha tanıtım aşamasında iken bazı kişilerin ve çevrelerin baskısı nedeniyle üretiminden vazgeçilmiştir.
- 1966 yılına gelindiğinde Otosan, İngiliz Reliant firmasına prototipini hazırlattığı ve prensipte fiberglas gövdeli, iki kapılı, bütün mekanik parçaları Ford’dan alınan, adı bir yarışma sonucu belirlenen otomobilini Anadol’u üretmeye başlamıştır.
- 1968 yılında, Koç Grubu ikinci otomotiv yatırımını, İtalyan Fiat S.p.a. ile ortak TOFAŞ ile gerçekleştirmiş ve 1971 yılında sac karoser ve arkadan itişli Murat 124 üretimine başlamıştır. Üretim 1976'da Murat 131 ile devam etmiş ve sonrasında "kuş serisi" (Serçe, Şahin, Doğan) olarak devam etmiştir.
- 1969 yılında OYAK, Fransız Renault ile bir ortaklık anlaşması yaparak, OYAK-RENAULT olarak sac karoserli ve önden çekişli Renault 12 ile 1971'de üretime başlamıştır.
- 1985 yılına gelindiğinde Otosan Ford Taunus modelini, Oyak Renault ise ikinci bir model olarak Renault 9 modelini üretmeye başlamıştır. İki yıl sonra 1987’de ise Türkiye’nin ilk hatchback modeli olan Renault 11 bantlardan çıkmış ilk dizel motor da Otosan üretimi Anadol pikap’a takılmıştır.
- 1989 yılında motor ve karoserde yapılan değişikliklerle Renault 12 serisi , Toros modeline dönüştürülmüş ve 2000 yılına kadar üretimi devam etmiştir. 90’lı yıllarda Renault’un üst sınıf modeli Renault 21’in üretimine başlanmıştır. İlk yerli üretim Opel’ler ve Toyota Corolla yollara çıkmıştır.
- 1993 yılında TOE ve 1995 yılında Genoto fabrikaları kapanmıştır.
- 1997 yılında yine ilk yerli üretim olarak Honda Civic ve Hyundai Accent üretimine başlanmıştır.
Türkiye bu yıllarda spor otomobil üretmeye başlamıştır. Etox, Anadol STC-16 dan sonra üretilen Türkiye nin üretmiş olduduğu ikinci spor otomobildir. Henüz prototip aşamasındadır. Diğer spor otomobiller ise, Yonca-Onuk Tersaneleri tarafından üretilen “Onuk Sazan” ve “Onuk S-56″ adlı prototip aşamasında olan otomobillerdir. Ayrıca bir girişimci el yapımı olan “Diardi” otomobillerini üretmiştir.
2007 yılında Gaziantep’te kurulan Müjdeci Kamyonet firması Folkvan markalı kamyonetlerin üretim ve montajına başlamıştır.
Bugün ülkemizde, yukarıdaki paragrafta bahsi geçen girişimlerin dışında üretim yapan marka ve OSD (Otomotiv Sanayicileri Derneği) üyesi fabrikalar aşağıda verilmiştir:
- Anadolu-ISUZU
- B.M.C
- FORD
- Hattat
- Honda
- Hyundai-ASSAN
- Karsan
- M.A.N
- Mercedes Benz
- Otokar
- OYAK-Renault
- TEMSA-Mitsubishi
- TOFAŞ
- Toyota
- Türk Traktör
Sürücü Belgesi ve Kiralama Yaşı Sınırlamaları
En az 1 yıl geçerli sürücü belgesine sahip 21 yaşındaki kişiler B, C, D, E ve N grubu araçları kiralayabilirler. G, H, M ve O grupları için 2 yıllık sürücü belgesine sahip ve 25 yaşında olma; I ve K grubu araçlar için 3 yıllık sürücü belgesine sahip ve 27 yaşında olma koşulları aranır.
Kiralama Süresi
En az kiralama süresi 24 saatir.
Aylık Kiralama
En az kiralama süresi 30 gündür. Kiralama fiyatı ve koşullarına ilişkin bilgi için ofislerimizi arayanız.
Olan ve Olmayan Hususlar
Fiyatlara araçların sınırsız kilometrede kullanım hakkı, yağlama ve teknik bakım giderleri dahildir. Akaryakıt, Hasar Sorumluluk Sigortası (Kasko), Hırsızlık Sigortası, SOS Süper Ferdi Kaza Sigortası, Tek-Yön Ücreti, Teslim Etme / Teslim Alma Ücreti, Bebek Koltuğu Ücreti ile %18 Katma Değer Vergisi ayrıca hesaplanır. Araçların müşteriye teslimi tam dolu depo benzin ile yapılır. Eksik veya boş depo benzin ile iade edilen araçlarda, yakıt farkı, hizmet ücreti ile birlikte alınır.
Tek Yönlü Kiralamalar
Aracın başka bir şehirde iadesi durumunda, kira süresine bakılmaksızın Tek-Yön ücreti uygulanır.Ücret bilgileri için Rezervasyon Merkezimizi veya Satış Ofislerimizi arayabilirsiniz.
İlave Sürücüler
Aracın, kiralayan şahıs dışındaki kişi / kişilerce kullanılabilmesi; ilave sürücü / sürücülere ait Sürücü Belgesi bilgilerinin, ücret karşılığında olmak üzere, Kira Sözleşmesinin üzerinde gösterilmesi ile mümkündür. Aksi durumun belirlenmesi ve /veya her hangi kaza durumunda tüm sigortalar geçersiz sayılarak gerek kiralayan ve gerekse aracı kullanan kişi / kişiler ayrı, ayrı ve müştereken sorumlu tutulurlar. Fiyat ve ayrıntılı bilgi için seyahat acentanızı ve Atacar ofislerini arayınız.
Teslim Etme ve Teslim Alma
Yadel Rent A Car ofislerinin bulunduğu şehir ve beldelerde, belediye sınırları içerisinde olması koşulu ile, şoför ve ofislerin uygunluğuna bağlı olarak araçların müşteriye teslimi ve müşteriden teslim alınması ücretsizdir. Ancak Yadel Rent A Car ofislerinin bulunmadığı şehir ve yörelerde yapılacak teslim etme ve teslim alma hizmetlerine ücret uygulanır. Daha fazla bilgi için seyahat acentanızı veya Yadel Rent A Car ofislerini arayınız.
Teslim Gecikmeleri
Araçların geriye tesliminde 3 saate kadar olan geçikmelerde, her saat için, sözleşmeye uygulanan kira fiyatının 1/3'ü, 3 saati aşan geçikmelerde 1 günlük kira fiyatı alınır.
Ödeme
Kiralamanın toplam tutarı sözleşmenin başlangıcında Visa, Eurocard, Master Card, Access veya bilinen diğer kredi kartlarından biri ile tahsil edilir.
Trafik Cezaları
Trafik yasalarına uyulmamasından doğacak her türlü sorumluluk ve maddi ceza kiracıya aittir. Araçların hangi nedenle olursa olsun resmi veya yerel makamlar tarafından tutulması nedeni ile geçecek zaman, sözleşme süresi içerisinde kabul edilir.
Havaalanı Hizmet Ücreti
Antalya Havalimanı Dış Hatlar Terminalinden yapılacak kiralamalarda Havaalanı Hizmet Ücreti, ayrıca hesaplanır. Fiyat için seyahat acentanızı veya Atacar ofislerini arayınız.
Diğer Hizmetler
Yurt içinde ihtiyacı duyulan kiralamalara ilişkin rezervasyon talepleri 81 vilayetimizdefilomuzda bulunan araçlarımızdan bir kaç saniye süre içerisinde ve garantili bir şekilde sağlanır. Daha fazla bilgi için Yadel Rent A Car'ı arayınız.
Bebek Koltuğu gereksinimleri, 48 saat önce haber vermek koşulu ile temin edilir. Ücret için Yadel Rent A Car'ı arayınız.
Yurt içi ve yurt dışında ihtiyacı duyulan Şöförlü Lüks Araç talepleriniz için Yadel Rent A Car'ı arayınız.
Önemli Notlar
Her hangi kaza veya aracın çalınması durumunda, aracın yeri değiştirilmeden en yakın polis veya jandarma karakoluna başvurularak kaza,hırsızlık ve alkol tespiti raporları alınmalıdır. Aksi halde satın alınan tüm sigortalar geçersiz sayılarak meydana gelen her türlü zarar, 3'cü şahıslara verilen maddi ve manevi kayıpları da içermek üzere kiracıdan tahsil edilir. Daha fazla bilgi için seyahat için Yadel Rent A Car'ı arayınız.
Aracın arızalanması veya herhangi bir nedenle desteğe ihtiyaç duyulması durumunda, aşağıdaki telefonlardan yardım temin edilebilir.
Kiralayana ait araçlar, Türkiye'de geçerli yasalar ve sigorta mevzuatı çerçevesinde zorunlu ve isteğe bağlı sigortalarla teminat altına alınmıştır. Kiracı için ilave bir prim ödemesi gerektirmeyen zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile kazaya karışan YADEL aracını kullanan sürücü haricindeki 3. şahısların tedavi giderleri ile maddi hasarları, ölüm ve sakatlık giderleri kanun ile çizilmiş limitler dahilinde karşılanır.
Kiracı kullandığı aracın kazaya uğraması ve 3. kişilere zarar vermesi halinde oluşan ve limitleri aşan zararları kendisine sonradan rücu edilse dahi ödemekle yükümlüdür. Kazaya uğrayan kişilerin ve yakınlarının manevi talepleri de kiracı tarafından ayrıca karşılanır.
YADEL zorunlu sigortalar dışında aşağıda belirtilen sigortaları isteğe bağlı olarak müşterilerinin hizmetine sunmaktadır. Kiracı arzu ederse günlük ekstra ücretlerini ödemek ve sözleşmenin ön yüzündeki kabul kutucuğunu işaretlemek kaydıyla extra sigortalar yaptırabilir.
Hasar Sorumluluk Sigortası - Kasko (CDW)
YADEL'dan kiralanan araçların kullanımı sırasında çıkabilecek hasarlar ve tüm sorumluluklar kiracıya aittir. Hasar sorumluluk sigortası, kiracının kullanımı sonucu doğabilecek maddi zararları teminat altına alır.
Ferdi Kaza Sigortası (PAI)
Muhtemel kaza anında YADEL aracı içinde bulunan sürücü ve yolcuların ölümü halinde ödenecek tazminatları belirli limitler içerisinde karşılayan sigortadır.
Hırsızlık Sigortası (TP)
Kiracı bu sigorta ile kiraladığı aracı çalınmaya karşı teminat altına alabilir.
Lastik-Cam-Far Sigortası (TWH)
Kiracı dilerse bu sigorta ile, Kasko sigorta kapsamına girmeyen lastik yarılması, cam ve far kırılmalarından doğabilecek hasarları teminat altına alabilir. Tüm sigortaların geçerli olabilmesi için;
Tüm trafik kanun ve kurallarına uyulması, Kötü kullanım ve tam kusurlu olunmaması, Aracın alkol ve uyuşturucu etkisi altında kullanılmaması, Aracın yasal hız sınırlarının dışında kullanılmaması, Alkol ve trafik raporlarının araç yerinden oynatılmadan alınmış ve en geç 48 saat içinde YADEL'a ulaştırılmış olması, Sürücünün kira sözleşmesinde kayıtlı olması, Aracın ehliyetsiz sürücülere kullandırılmaması gerekmektedir, aksi takdirde sigortalar geçersiz olacak ve kiracı tüm hasarlardan sorumlu tutulacaktır. Ayrıca, YADEL yetkililerine, yetkili trafik ekiplerine ve yerel kolluk kuvvetlerine yanıltıcı beyanlarda bulunmak ve araçların trafiğe kapalı ve yasak bölgelerde kullanılması ile aşırı yük ve yolcu taşınması sigortaların kendiliğinden iptaline neden olacaktır.
Kaza anında en kısa sürede 0 242 527 52 67 nolu YADEL merkezinin ya da 0 242 766 45 57 veya 0 532 477 26 68 no'lu YADEL Acil Servis telefonlarının aranması ve bildirimde bulunulması zorunludur.
Yadek Ren A Car olarak; Profesyonel kadrosu ve üstün araç filosu ile farklı ihtiyaç ve beklentilere uygun alternatifler sunan Yadel Rental ürün yelpazesinde siz değerli müşterilerimize ekonomik sınıf araçlardan VIP hizmetler için oluşturulmuş lüks araçlara kadar değişik modeller ile sizlere hizmet etmektedir. Ayrıca siz değerli müşterilerimizin beklentilerini karşılayabilmek amacı ile düz/otomatik vites seçeneklerimiz ve benzinli/dizel yakıt seçenekleri ile hizmet vermekteyiz.
Güleryüz çalışma ekibimiz ile dünyanın neresinde olursanız olun 7/24 ulaşabileceğinizi unutmayınız.
Bizi seçtiğiniz için teşekkür ederiz.
Keyifli, eğlenceli ve güvenli yolculuklar...